Fransa denilince genelde akla ilk Paris gelir.
Aslında Parisde de bir çok tarihi ve eski yapıt olmasına rağmen modernizme düşkün insanların ziyareti daha fazladır.
Neticede dünyanın en iyi marka ve mağazaları orada bulunuyor.
Ama inanın Fransa da Paris den çok daha fazla güzel yerler var.
Tarih seviyorsanız,
Fontainebleau, Le Mont-Saint-Michel, Cordes-sur-Ciel, Najac, Colmar ve çok daha fazla şuan aklıma gelmeyen yüzlerce ziyaret edilmesi gerekilen yerler…
Bu saydıklarım karantina sonrasında Youtube kanalı için ziyaret edeceğim yerlerden başlıcaları. Sağlıklı kalabilirsek tabiki.
Tamam bu kadar bla bla yeter Moret’e girelim artık.
Moret oldukça küçük şirin bir kasaba diyebilirim.
Zaten nüfusu 12 bin civarında..
Paris’e uzaklığı 90km.
Montereau’ya ise 15km.
Montereau neresi nereden çıktı diyecek olanlanlara bu konun asıl hakimi orası çünkü 🙂
Aslında aile ziyareti için Montereau’ya gittim. (30 Mayis 2015)
Gitmeden önce yakın çevresinde nereler gezilebilir diye kısa bir araştırma yapmıştım google üzerinden.
Yakından tanıyanlar Engin kardeşimide iyi tanırlar.
Bir de Selim kardeşimiz var ama onu herkes tanımayabilir. 🙂
Bu arkadaşlara biraz gaz vererek Moret’e doğru kısa bir yolculuk yaptık.
Kesinlikle fotoğraflardan çok daha güzel ve buram buram tarih kokuyor.
Moret hakkında Türkçe kaynak pek değil, hiç yok diyebilirim.
Koruyucu Sur kapıları, çok yüksek olmamakla beraber duvarları olan bu ortaçağ kasabası, zamanının kraliyet şehri olarak anlatılıyor.
Buraya giderseniz şeker yemeden dönmek ayıp olur.
Şeker ne alaka diyorsanız okumaya devam ediyoruz. :))
Sur kapısından içeriye girmeden hemen önce Loing nehri’nin üstündeki köprüden yürürseniz sizi küçük ve şirin bir şekerciye götürecek.
Burası hem bir müze hem de şekerci.
Ama ilk şekerleme yapımı kasabanın içinde rahibeler tarafından farklı bir evde başlanmış.
Sucre d’Orge bu şekerci 1638 yılında Benedictine Sisters tarafından açılmış,
aslında bunun hikayesi biraz derin.
Rahibeler Meryem Ana Manastırı adı altında Moret de bir ev kurmuşlar.
Bugün bile tarifinin sır gibi saklandığı bu şekerlemeler rahibeler tarafından üretilmeye başlanmış.
Söylediklerine göre günümüzde satış yapmasına rağmen ilk doğallığı ile üretiliyor, yani bir katkı, tatlandırı ve renklendirme kullanılmıyor.
Üretilen ürünler arpa şekeri ve arpa şurubu.
Yani gönül rahatlığı ile yiyebilirsiniz.
Napolyon’un da ba bu şekeri çok beğendiğini belirteyim. 🙂
Evet şekeri yediyseniz kasabaya geri dönelim.
Ünlü ressam Alfred Sisley için bu kasaba ona bir ilham kaynağı olmuş ve ölümsüzleştirmek adına resimler çizmiş..
Bu günün akşamını Fontainebleau da gezerek sonlandırdık ama hava karanlık olduğu için fotoğraf ve video çekemedim.
Bir sonraki sefer orayı daha detaylı gezerek videolar da çekeceğim.
Konu ile alakalı hatalarım ya da eksiklerim varsa lütfen yorum yazarak beni düzeltin.
Bu arada Moret-sur-Loing’in tarihi hakkında her şeyi öğrenmek için Turizm Ofisinde veya Moret-sur-Loing Belediye Binasında bir kitap satılmaktadır.
Fransaya gidipte şarap içmeden dönmedin sanırım.
O Paris gezisinde amca. Onu daha eklemedim. 🙂